Hiç bir masraftan kaçınmadık, ruh halimizi, yerimizi ve blogumuzu yeniledik


Sonunda geldik Türkiye'ye, Ankara'ya ve hatta Ayrancı'ya (çoğul eki destek arayışından) Geldik de ne oldu, anlatıyım da içiniz daralsın. Hayat, ismi lazım değil bi kıtanın diğer ucundayken olağan ve sıradanlığı bin bir ruh hali değişikliğiyle tam yakalamıştı ki, önce veda kutlamaları, sonra veda ağlaşmalarıyla bir anda hareketlenmiş, karaciğerimizin tüm yolları tüketip kendisine uygulanan işkenceyi aihm'ye taşımıştı ki, kıtanın diğer ucuna (bakınız sol üstten sağ alta uzanan 45 derecelik olduğunu tamamen kafamdan attığım doğru) ve o uçtan bile uzağa (istanbul-ankara arası kaç km?) geldim. Geldim, gördüm... Eee, tamam gördük, özlem giderdik. Şimdi nedir bu başı boşluk, yeniden işsizlik telaşı, hayat kaygısı...
Hadi onları geçtim artık genetik değişikliğe bile neden olacak bu kronik umutsuzluk zaten şu ana kadar gördüğüm ve yakın gelecekte göreceğim herkes de mevcut.
Asıl problemim daha önce de buralardan 3 ay uzakta kalışım sonrası yaşadığım ve kendimi hazırladığımı zannettiğim hissiyat. "Hayat devem ediyor" yada hayat ben yokken de tam hız devam etmişti diyebiliriz. Dünya sakiniyiz dedik ama dünya da etrafımızda dönmüyor tabii. Herkesin bi koşuşturması, işi gücü (bu genellikle iş hukuku tanımına göre değil de sosyalleşmeye yönelik bir koşturmaca), aşık olduğu ya da terketmek istediği birileriyle dolu günleri var. Ben de kendimi bu hayattan çekiyor, kendi koşuşturmacalarımı bulana ve sevdiğim insanları görmek için hiç kullanmadığım ajandama inadına uygun saat dilimlerini not düşene kadar çok özlediğim odamda, bana hiç bir şey katmayacak (bakınız opportunitizm)bu blog da dahil, bilgisayar odaklı ıvır zıvırlara salıyorum.
Aslında gelişimle veya yolculukla başlayan hoş anılar da yok değil ama ben üşenerek sadece gökmen ve erdemle havaalanına gelen pı hanımın ukala bakışlı espri dolu fotosunu yüklüyorum (bu tanımlamaları yapmak bana değil size düşerdi aslında o kadar fotoyu da koymuşken ama ben hiç bişeyi yoruma bırakmayı sevmeyen aksi, katı ve yaşlandığında kiraz ağacımdan meyve çalan çocukları bastonumla dövecek olan bir dünya sakiniyim)

Yorumlar

Popüler Yayınlar