kısadır özdür boktur püsürdür

Hiç ilham gelmedi giriş kısmını atlıyorum.
Haftanın (kim bilir kaç haftanın) önemli gelişmeleriyle sizlerleyim. Rakı da koydum kendime, müzik falan, tamamım yani...
İntihar hakkında bi konferansa gittim. Haftalık toplantıda gönüllü olduğumu söyledim (gönüllülük nedeni sabah 8de kalkıcak olmak). Ertesi günkü drop in'de saat 10a kadar çalışma o zaman 8de bitir dediler ertesi gün erken kalkcaksın diye. Oh dedim canıma minnet. Bu "suicide awareness" (intihara ilişkin farkındalık diyebülürüz) olayı enteresandı. Sparky'yle yani böyle bi olaya gidilebilecek en iyi kişiyle gittim. Katolik kurallar nedeniyle bundan 15-20 yıl öncesine kadar insanlar genel mezarlıklara (bulamadım asıl lafı) bile gömülemiyomuş. Tek tanrılı dinlerde genellikle yasak olan kendi canını alma olayı yasalara da bööle yansıyomuş işte. Neyse işte genel konuşmalar, istatistikler, belirtiler, çözüm önerileri, yardım hatları vs.den sonra dinleyiciler söz almaya başladı. Bi tanesi baya enteresandı,
30'larında bi adam, 20 yaşındayken ilaçlar alıp birde üstüne kendini astığından, eşcinsel olması nedeniyle yaşadığı dışlanmanın intihar girişimi sonrası başka bir günah nedeniyle daha da arttığını, o zaman konuşucak kimsenin olmaması, yaşadığı şeylerin kendisini bu noktaya getirdiğini bile farkedemeyecek kadar bilgisiz olduğundan, depresyonundan vs bahsetti. Baya da hoş cümlelerle ve açıklıkla anlattı. Öyle enteresan bişeydi işte...
Yazışımdan da anladığınız üzre pek de süper keyifli diilim şu an. Yorgunluk, bitkinlik var üstümde. ööle unutmadan yazıyım diye bu yazı.
İkinci olayımız, özgür ve yeşim adlı iki tiple tanışmam çağdaşın vasıtasıyla ve harika bir cumartesi geçirmem. Bi kahve diye çıkmıştım öğlen insan karşısına ne çıkar bilmeyince planları kısa süreli kuruyo haliyle. Aldık kahveleri steven's green parkta (benim favorim dublinde)oturduk bi güzel sohbet. Ordan buraya geldiğimde ilk favorim olan puba gittik, bir iki bira derken, yemek yiyelim dedik. özgür beni nerdeyse paspası bile organik olan bi restorana götürdü, yimeğimizi yerken yeşim geldi. Ordan da ününü duyduğum ama bi türlü denk gelemediğim alkolsüz partiye gittik. Şimdi ne güzel anlatırdım enerjim olsa. Neyse...
Diğer konumuz, benden yapmam istenen sunum. Evs süreci boyunca, proje kapsamında, iş hakkında ve genel olarak burda yaşamak hakkında kısa bi sunum yapın dediler ferdiyle bana. Neyse ferdinin sunumu sonrası öyle şaka yollu bi kaç soru eleştiri falan. Benim sunumdan sonra herkes donakaldı. Kimse de bişey demedi. Eee bi yorum yapın dedim, tık yok :) Sonra sparky'le konuştuk. Anladım nedenini. Dert yok gençler. koymuşuz lafı gediğine :)
Ve son olarak düşüncesizlikte sınır tanımayan ev arkadaşımın yeni bombası pazartesi gecesinden ertesi gün (yani bugün) öğlen 11e kadar süren 20 kişilik parti nedeniyle uykusuz kalmam ve bugün işten izin istemem (işten diil kendi düzenlediğim iş bide) Gel görki bu donal denen adam kedi gibi geliyo özür diliyo, bakıyo masum masum, kahve yapıyo getiriyo, zınk diye kalıyorum, niye kızdım ki şimdi ben bu adama diyorum. Neyse sonuç olarak daha biiiir sürü saçma sapan düşüncesizliği içinde barındırsa da bi türlü kızamıyorum adama. Bugün bitek bu evde haftaiçi parti olmamasına karar verdik biraz da sert durarak. Öyle bi özür diledi ki yine kendime sordum ben niye kızmıştım ki bu adama diye. :) Çocuk gibi valla yaa.. Emmetle arkasını topluyoruz işte. arada da parmağımızı sallayıp "hmmm kızarım bak"lar...
Burda durumlar bunlardır. Bu iki hafta yoğun geçcek halloween çalışmaları falan. Yukarıya yazdıklarıma yeni kelimeler ekleyip çıkararak daha eğlenceli bi hale getirebilirsiniz, Ya da hepsini silip kendi hikayenizi yazın. Paşa gönlünüz bilir. Burda bugünlerde fırtına var, tükürüklü öpücük (kendi yazdığım şeye koptum) (bilmeyenler için öpücüğü hava durumuna göre yolluyorum)
Bitti.

Yorumlar

Popüler Yayınlar