Yenilgiden kartpostallar...

    Yazacak çok fazla şeyim varmış gibi hissederken ve bunların patlaması için televizyon karşısında beklerken, tam "işteeeee, şimdi yazabilirim" dedim ve yan komşum tam da o anda yeniden kendini müziğin kollarına bıraktı. Araya giren bir iki maykıl ceksın ve gerzek pop şarkının ardından Beirut'tan "postcards from italy" şarkısına takıldı. Tam da bir plak gibi. Şu an da 8. kez dinliyor. Netten açmış şarkı sözlerini, ilkokul çocuğunun zorunlu şiiri sorgusuz sualsiz beynine alma çabası saflığında gözlerini ekrana dikmiş ezberlemeye çalışıyor.

    Bence Beirut çok iyi bi seçim. Ben zaten çook severim. Ses tonuna da uyuyor solist abimizin ses tonu.
Yan komşumun sesi güzel, güçlü hatta. Arada bir de güzel sesli kadın bir misafiri geliyor, düet yapıyorlar. Bence güzel de yapıyolar ama hep geç saatlerde yapıyorlar. Bu kadar çabanın üstüne, sözlere aşinalık kazanmışken, eminim ki sözlerle birlikte söyleme pratiğini en az 5 kere yapmadan da kapatmıycak şarkıyı ve günü. (+2, etti 10 postcards from italy)

Yazmak istediklerim daha farklıydı ve bir sürü. Dolmuştum hatta.

Bir dostla uzun bir sohbetten bahsedecektim. Yarı anonimliğimden yararlanarak, kendime de sövecektim hatta. 'Kaç yaşına gelmiş kadınsın, böyle saçmalıkların ne işi var hayatında'lardan, 'anlıyorum'lara kıymetli bi geçiş yaşadığımdan, bunu beni dinleyen bi insan sayesinde daha acısız yaptığımdan, ama o az acının da uzun süredir ilk defa paylaşıldığından... Zor bir yaşamın şiirlerini bir saate sığdırmanın insanın ömründen çalan bi paylaşım olduğundan...

Bir kediden, bir çınardan, bir güneşten, bir de selam oza'dan bahsedecektim. Cemal Süreya'nın bahsettiği kahvaltıyla tanıştığımdan, herkesin sıkıcı makarnalarını lezzetlendirenin dostların sosları olduğundan bahsedecektim.

 (+2) İlham kaynağımı nereye bıraktığımı hatırlayamadığımdan, çok sevdiğim bir şarkı dikkatimi dağıtıyor şu an.

Ve ben bu sefer yollara düşmeyi, bir yenilgi sonrası ödülü gibi hissediyorum.
Şimdi iyiyim. Şarkı da sustu.

Yorgun öpücükler...

Yorumlar

  1. en çok ne acıtıyor biliyor musun? yalnızlık... oysa sese ses katınca dağılıyor sanki havanın kurşuni ağırlığı... yüreğin ki güzel, yüreğin ki sıcacık; sen onu korumak için çok sarıp sarmalamışsın boğulacakmış neredeyse... "yenilgiler selamet altında" hiç meraklanma ve düş yollarına..."düş" yollarına...

    yine gel dünyalı, dost yüreğinle her zaman başım üstüne ;)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar