Başlıklar, Çoraplar ve Meg Ryan..

    Kafama bişey takıldı.
    Ama bunu "yahu acaba bu soru işareti şeklindeki bulut nasıl dağıtılır" diye değil, rahatlamak için yazıyorum.
    Çeşit çeşit insan var. Sizlerin kütüphanecilik yetenek ve tecrübelerinize oranla genişleyebilir bu skala.          Bendenizin de böyle bir başlıklar arşivim var. Ahanda bu yazı onlardan biriyle, hem de en sinir olduğum tiple ilgili.

     Şimdi efendim konu yarı sanal iletişim, yarı aşırı özgüven ve yarı da öküzlük üzerine. (farkındayım fazladan bi yarım oldu)

     Bir şahıs, ki kendisini bilmekteyim ama hepsi bu kadar, fi tarihinde bana facebook yada mailden ulaşmıştı. Eh, aynı bölümden olmak, bir iki ortak noktai bir iki yakın arkadaş, ikimizin de gittiği bir film festivali vs konuşmuştuk. 

      Ancak benim anladığım şahıs kendisini "Kocaman pofuduk yastıklarla dolu krem ve beyaz renkli nevresim takımlı yatağına o bayıldığım koca gri örgülü çorapları ve süper renkli pijamaları ile girip laptopunu önüne alarak bir eliyle de kahve fincanını kavrayan ve yüzünde gülümseme ve şaşkınlıkla gizemli insanlarla mailleşme" karesine alıştırmış bir edayla muhabbete anlamsız bir samimiyete kaptırdı bu aylar sonra yolladığı maillerde.
     Öncelikle ben Meg Ryan değilim.
     İkincisi asla öyle güzel bir evim ve hiç yıpranmadan kalmış kalın gri çoraplarım olamadı. (çünkü çok seviyorum hemen eskiyor)
     Ayrıca ben Meg Ryan gibi hem rezil olup hem de buna gülümseyebilen bir insan değilim. Rezil olduktan sonra çevremdekilere "yanlışlıkla" omuz atabilirim. Hiç olmadı bunu unutmam aylar sonra bile zınk diye hatırlayabilirim.
     Ve en önemlisi bu ne samimiyet!
     Sinir oldum. Dolayısıyla bunu da direk söyledim. (İşte Meg Ryan'dan bir farkım daha)
     Yani tamam konuştuk bir iki istanbula yerleştim vs diye ama.
     Ne zaman evde bir iki bira içme sonrası bulaşıkları kim yıkayacak sevgililiğine geldik be kardeşim. (lafım ona ve tüm bu başlık altında toplananlara)
     Biz bu samimiyette değiliz dedim kendisine. Çok akıllıca kelime oyunları yaparak yani daha olmadık anlamında mı yoksa hemen olalım anlamında mı gibi aptalca bir cevap verdi. Bu kozunun işlemeyeceğini de göz önünde bulundurmuş olacak ki hemen hayat ne alemde, yerleştin mi vs... tırı vırı..
     Sorun şu arkadaşlar, özellikle de erkek olanlar: biliyorum üstünüzde çok baskı var. Bir ilişki kurmaya çalışırken tüm atılganlık adımlarının sizden beklendiğini düşünüyorsunuz. Karşıdan gelebilecek taktiklere karşı anti-taktikler geliştiremezseniz evrim sizi yer! Falan filan.
    Ama evrime özgüven işlemez a dostlar. Orda farklı kıstaslar var. Ve ayrıca bizler toplumsal varlıklar olarak üreme içgüdümüze hitap eden bedensel özelliklerden fazlasını arıyoruz. Öncelikle de az yılışık olmak.
   Çok dolmuşum. Bir mail yüzünden bu kadar yazı yazacağıma ben de inanmazdım, evet.

   Sanırım bunun nedeni ben zar zor bodoslama öküzlük yaparak "yahu biz bu samimiyete ne zaman ulaştık" gibi bi laf etmişken, cevabını alıp başka sanal limanlara yol alması gereken şahıs ayrıca açıklama talebiyle beni bastırmaya çalışması. Şimdi ben bu başlık altında toplanmış insanları direk görmezden mi geleyim, mal gibi açıklama mı yapayım. Karar verdim görmezden geliyorum.

    Sinir olduğum bişey daha geldi aklıma. Bir erkeğin bir kadından hoşlanması durumunda (heteroseksist değilim) sorduğu "sevgilin var mı" sorusu. Sanki pet shoptaki hayvanlarla konuşuyo, "seni alıyım mı, boş musun, agudu gugudud". Sanki sahibi olmayan bi kadını evlatlık alacak. Tööbe tööbe... (bakınız: Fırat karikatürü)

   Not 1: Bir önceki yazıda bahsettiğim büyük kanyon sakinleri (hani şu yeni taşınma sonrası bürokrasi krizini aynen benim gibi yaşadığını iddia edenler) ile ilgili bir çift lafım var. Siz de bilmiyorsunuz işte.

   Not 2: İnsanın yazı yazmaktan başka bir işle meşgul olması lazım geliyor ise yazılar oldukça uzayabiliyor.

 
    Not 3: İstediğim çorabı bulamadım. lacisi var.

  
    Aklıma gelmişken Not 4: Benim hiç Meg Ryan ve türevleri gibi apple bilgisayarım da olmadı.

Size evrimin keşfedilen ilk öpüşme yöntemiyle öpücük yolluyorum. (artık burunları mı değdiriyolar dı, amuda mı kalkıyolardı bilmiyorum)