Toplumsal İzolasyon ve Ben...

Kızgınım sevgili okurlar,

Hem kendime, hem de hepimize. Biz her ne olduysak, o olduğumuz şeyde bir hata var. Bundan bir kaç yazı öncesinde belirttiğim, kimilerinin hayatın gerçekleri dediği, benim ise kör-duyarsızlıktan başka birşeyle tarif edemeyeceğim çoğunluk profiline dair sahip olduğum duygu karmaşası yerini keyif alacabileceğim kadar o alanda da var olma çabasına bıraktı elbet.

Ama asıl konu neden bu tarz farklı yaşam biçimleri ve algılara kapalı olduğumuz. İzole hayatları eleştirmeye de gram hakkımız olmadığını düşünüyorum. Alışveriş merkezlerini hayatlarının da merkezi yapan, marketten yoğurdu siparişle isteyen, her yere taksiyle giderken şoförün çalışma saatlerine ve koşullarına dair gram ilgi duymayan insanlarla bir ortak noktamız, bir iletişim kanalımız olmalıydı. Eğer bulamıyorsak izolasyondan yana kendi elitist tavrımızı eleştirmemiz gerekiyor, bu uçurumda payımız olduğu için.

Bu arada, izolasyondan bahsetmişken, dün boş olduğum için burdaki bir Avm'ye film izlemeye gittim. Offfff, o ne güzel izolasyon öyle... :) Yerim ben onu.

Şansıma mı denk geldi, yoksa bu taşı toprağı altın İstanbul'un rekabete doymaz bünyesi nedeniyle tüm sinema salonları mı böyle bilmiyorum. O tekli koltuğa oturdum ya ben, sanki evimin 15cm'lik televizyonu ve bizzat evimin kendisi beş saniyede ultra mega bi değişime uğradı ve ben malikanemin sadece yüzde 12sini kaplayan o devasa salonda kendi seçtiğim filmi, kendime oynattım. Filmin ne olduğunun bi önemi kalmadı. Sadece koltuk seçimi nedeniyle bile, dekoratörüme ikramiye vermeye karar verdim. Gitsin iki gezsin çocuk.

Yanımdaki kola bardağının içinde buz küpleriyle birlikte altın partiküller de vardı. Aile doktorumuz, o kadar pahalı bir şeyin elbet bünyeye bir yararı olacağını söyledi. Bi ara baktım vücudumdaki milyonlarca sinirden bir tanesi henüz ağrımamakta ancak homurdanmakta, o an makinist beynine yerleştirdiğim çiple vücudumdaki bu rahatsızlığı algıladı ve görüntüyü 2.34mm aşağıya kaydırdı. Ayağımı uzatsam rahattım, üstüste atsam rahattım. Ve inanması güç, bağdaş kurduğumda bile çok rahattım.

Sonrasında zaten eve doğru yürürken, saçlarım mı havalanmadı, eşsiz parfüm kokuları mı yaymadım, o güzellikle fularım mı uçuşmadı... Huzurum yüzüme yansıdı, bir anda Sharon Stone oluverdim. Hey yavrum yaaaaa, dünyanın merkezinde yerçekimi gerçekten çok güçlüymüş dostlar. Ben dün ordaydım ordan biliyorum.

Ardından migros poşetlerinin hışırtısı ve ağırlığı ile dolan ellerim nedeniyle bünyem bir anda eksenine oturuverdi. Geldim evime mis gibi makarnamı yaptım.

Taksici amcanın çalışma koşullarını da, böyle bir sinema salonunun kaça malolacağını da çılgınca merak ediyorum.

Hepinize popcorn yağlı öpücükler.

Not;  Hazır kendime ait bir kamusal alan bulmuşken belirtmeden geçemiycem; bugün Siyasal'lı olmaktan dolayı dolaylı bir gurur yaşıyorum. Hamile kadınların kamusal alandaki varlıkları da beni mutlu ediyor. Ve bu konu üzerine Ece Temelkuran'ın dediği gibi; "ben çok küfür biliyorum. ben çok küfür biliyorum. ben çok küfür biliyorum."

Yorumlar

Popüler Yayınlar